Felsefe

Co-Journeying koçluğun güçlü teknikleri ile mentorluğun içgörü ve bilgeliğini birinin yol arkadaşlığı, rehberliği ve desteği ile birleştiren benzersiz bir yaklaşımdır.

Co-Journeying yeni bir şey değildir. Özünde oldukça yaygın ve hayatımızda mevcut bir uygulamadır. Hepimizin, yolculuğumuz boyunca bize eşlik eden, bizi dikkatle dinleyen, bizi önemseyen ve iyiliğimizi isteyen bir veya iki hayat arkadaşı vardır.

Co-Journeying yaklaşımı çeşitli bilimsel dayanaklar üzerine kuruludur. Bunlar mutluluğumuzun, refahımızın ve en üst seviyede işleyişimizin basit ama önemli temellere bağlı olduğunu ileri sürer.

Co-Journeying üç felsefe ve modelin bilimsel temeli üzerine kuruludur:

  • Destekleyici İlişkiler
  • Bütünlük Algısı (Wholeness)
  • Pozitife Odaklanma

Co-Journeying koçluğun güçlü teknikleri ile mentorluğun içgörü ve bilgeliğini birinin yol arkadaşlığı, rehberliği ve desteği ile birleştiren benzersiz bir yaklaşımdır.

Co-Journeying yeni bir şey değildir. Özünde oldukça yaygın ve hayatımızda mevcut bir uygulamadır. Hepimizin, yolculuğumuz boyunca bize eşlik eden, bizi dikkatle dinleyen, bizi önemseyen ve iyiliğimizi isteyen bir veya iki hayat arkadaşı vardır.

Co-Journeying yaklaşımı çeşitli bilimsel dayanaklar üzerine kuruludur. Bunlar mutluluğumuzun, refahımızın ve en üst seviyede işleyişimizin basit ama önemli temellere bağlı olduğunu ileri sürer.

Co-Journeying üç felsefe ve modelin bilimsel temeli üzerine kuruludur:

  • Destekleyici İlişkiler
  • Bütünlük Algısı (Wholeness)
  • Pozitife Odaklanma

Destekleyici İlişkiler:

Bugüne kadar yapılan en uzun çalışma olarak kabul edilen Harvard Yetişkin Gelişimi Çalışması (1938’de başladı), bizi neyin mutlu ettiğini bulmak için 724 erkeği 85 yıl boyunca izledi. Elde edilen derin ve oldukça basit sonuç, “iyi ilişkilere sahip olmanın” sağlığımıza ve mutluluğumuza yol açtığıdır.

Bu araştırma hem özel yaşamda hem de iş yaşantısında mutlu ve sağlıklı bir yaşamın anahtarının hayat arkadaşlarına sahip olmak olduğunu gösteriyor. Her ne kadar hayat arkadaşlığı deyince arkadaşlar ve dostluk akla gelse de, Co-Journeying deneyimi, bir yol arkadaşı veya bir rehber kitap böylesi olumlu etki yaratabiliyor.

Solo-Journeying Rehberi kişinin kendi hızında ve özelinde bağımsız şekilde kişisel gelişim yolculuğunu yürüteceği ve aradığı desteği bulacağı bir kendine-liderlik el kitabıdır.

Bütünlük Algısı (Wholeness):

Mutluluğumuzu ve üretkenliğimizi etkileyen faktörleri tespit etmeyi amaçlayan ampirik bir çalışma (2017’de tamamlandı) –Employee Wholeness modeli, çalışanların hem mutluluğuna hem de performansına odaklanmanın mümkün olabileceğini, ve uygulanabilir ve kârlı olduğunu vurguluyor. Araştırma sonucuna göre, mutlu çalışanlar daha iyi iş performansına sahipler. Bütünlük algısına sahip kişilerin refah ve üretkenlik düzeyi de doğru orantılı artmakta.

Employee Wholeness Modeli hem işte hem de iş dışı özel yaşantıda iyi olma halini belirlemeye ve geliştirmeye yönelik bütünsel bir modeldir. Kapsamlı ve bütüncül bir değerlendirme ile esenlik ve üretkenliği öngören ve bunlara hizmet eden temel faktörleri kapsar.

Pozitife Odaklanma:

Yüzlerce deneysel çalışma Mindfulness (Dikkat ve Farkındalık) felsefesi ve ilkelerinin olumlu etkisini göstermekte. Mindfulness, en basit ifadeyle, kişinin anda yaşadığı deneyimler üzerinde sahip olduğu dikkat ve farkındalıktır. Araştırma sonuçları, dikkat ve farkındalık uygulamalarında iyi olan ve kabullenme ve dayanıklılık becerileri gibi olumlu tutumlara sahip olan kişilerin hem işte hem de özel hayatında önemli ölçüde daha yüksek sağlık ve mutluluk seviyeleri sergilediklerini ortaya koymakta. Mindfulness hem bir farkındalık hali hem de meditasyon uygulamalarıdır.

Jon Kabat-Zinn’in dediği gibi Mindfulness, “Dikkati belirli bir şekilde, kasıtlı olarak, şimdiki anda ve yargılayıcı olmayan bir şekilde vermektir.Mind the Positive felsefesi , farkında olma ve olumlu yönlerini bulma niyetiyle, yargılayıcı olmayan ve kabullenici bir tutumla, şimdiki an deneyimlerine kasıtlı olarak dikkat etmenin olumlu boyutunu vurgular.

Solo-Journeying Rehberi

Senin için en değerli olan şeyleri geliştir, ve iş ve oyun yoluyla yaşamda bütünlüğü yakala!”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Hepimiz bizim için değerli olan şeyleri kendi yöntemlerimizle zenginleştirir ve büyütürüz. Bazıları için eğitimler ve atölye çalışmaları kişisel gelişim için mükemmel bir yoldur; bazıları için bire bir mentorluk ve koçluk yolculuğu en iyi yoldur; bazılarına göre kişisel gelişim, kendini keşfetme ve kendini gerçekleştirmede en kusursuz araç bir kitaptır. Evet, kişisel gelişim için yol gösterici bir kılavuz.
Kişisel gelişimlerini bağımsız olarak takip etme tercihlerinden dolayı, bu kişileri tek başına bir yolculuk halinde görüyorum. Bu kişiler içsel çalışmalarını kendi başına yaparlar. Kişisel gelişim ve keşif çalışmalarına yatırım ile kendilerini adarlar, ve bunu kendi başına yapmayı tercih ederler. Solo-çalışma, solo-yürüyüş ve solo-yolculuk yaptıkları için, onlar bir Solo-Journeying halindedirler.

“Eğer hızlı ilerlemek istiyorsan, yalnız yürü.
Uzağa gitmek istiyorsan, bir Yol Arkadaşıyla yürü.
İkisini de yapmak istiyorsan,
Solo-Journeying Rehberi seni bekliyor.”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Solo-Journeying Rehberi tek başına ama uzun kalıcı yol almak isteyen herkes için bir yol arkadaşıdır. Kişi kendi hızında ve özelinde, bir kendine-liderlik rehberinin –Wholeness in Life, Through Work and Play, eşliğinde ilerler. Bu kişisel gelişim için bir el kitabıdır, bir referanstır ya da bir kılavuzdur. Kişiye kendi yolunda adım adım ilerleyeceği bir süreç sunarak, hayatın gerçekliklerinden başlayarak, hayatı hakkını vererek yaşamanın yollarına kadar rehberlik eder.

Kimler için?

18 yaşından 100 yaşına kadar herkes.

Hayatı sorgulayan, başarı ve mutluluk için çabalayan ama nereden başlayacağını bilemeyenlerden misin? Bilge bir dost bir keresinde gerçek hayat hakkında şöyle demişti: “Okulda önce derslerini alırsın, sonra sınavlara girersin. Gerçek hayatta ise önce sınavlara girersin, sonra derslerini alırsın!” Yani, derslerini zorlukları, hataları, başarısızlıkları veya başarıları üstlendikten sonra öğrenirsin.

Wholeness in Life, Through Work and Play!” kitabı“gerçek yaşam” ve hakkını vererek yaşama sanatı hakkındadır. Konfor alanından çıkıp gerçek hayata adım atan, kariyer değiştiren ve fırsat arayan, hem başarının hem de mutluluğun peşinden koşan bireyler için kendi kendine rehberlik eden bir kılavuzdur. Benim hayat hikâyem, başarılarım ya da başarısızlıklarımla ilgili olmaktan ziyade, hem çalışarak hem de keyif alarak bir bütün olarak algılanan bir yaşamın nasıl olduğunu ve iş ve keyifle geçen bir yaşamın neye benzediğiyle ilgilidir. Dolayısıyla bu kitapla, yıllar içinde edindiğim deneyimleri, bilgileri ve yaşam bilgeliğini kuramsal temeller, bilimsel deneyler ve gerçek hayattan örneklerle pekiştirerek dile getirmekte ve paylaşmaktayım.

Wholeness in Life, Through Work and Play” kitabının 2025 yılı sonunda yayınlanması bekleniyor. Güncellemeler ve gönderiler için abone olun.

Wholeness (Bütünlük) Modeli

“Bazıları iş yerlerindeki İnsan Kaynakları olarak adlandırılan insanları maliyet olarak görür.
Halbuki onlar sorun çözen, değer yaratan ve başarıyı gerçekleştirenlerdir.”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

1920’lerde İnsan İlişkileri hareketiyle birlikte işgücünde insan faktörü daha fazla önem kazandı. İşverenler yavaş yavaş çalışan motivasyonunu dikkate almaya başladı. Pozitifliğe ve olumlu çalışma atmosferine duyulan ilgi daha da önemli hale geldi. Mutluluk ve refahın insanların iş performansı üzerindeki etkisi daha belirgin hale geldi.

İşverenler ve insanlar, insan kaynakları (veya insan sermayesi) olarak adlandırılan insanların değerinin ve katkısının farkına varmış ve onların refahına daha fazla önem vermeye başlamış. Mümkün olan en yüksek değerin yaratılması, insana yatırım yapmakla mümkün olabilir! Onların gelişimini ve refahını sağlamak ve desteklemek, daha mutlu ve daha kârlı bir çalışma ortamına yol açar. O zamandan bu yana, insanların motivasyonunu iş performanslarına bağlamak ve sürdürmek için mutluluğu teşvik eden çeşitli uygulamalar hayata geçirildi.

“Mutlu insan daha iyi öğrenir, daha iyi yaratır ve daha iyi üretir.”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Wholeness (Bütünlük) ModeliProposal of a New Employee Well-Being Model: Employee Wholeness.” başlıklı kapsamlı ve derin bir akademik araştırmanın sonucudur. Mutlu insanlar daha iyi öğrenir, daha iyi yaratır ve daha iyi üretir. Bu felsefeye dayanmakta olan araştırma “mutlu-üretken çalışan hipotezi”nin geçerli olduğunu doğrulamaktadır. Wholeness modeli, insanların iyi olma halinin iş performansları üzerindeki etkisini vurgulayan ve iş, iş dışı, boş zaman, aile vb. gibi yaşamlarının tüm alanlarını kapsayan bütünsel bir iyi olma hali modelidir.

“Mümkün olan en yüksek değer yaratımı insana yatırımla mümkün olabilir!”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Her birey, yaşıyla, becerileriyle, yetenekleriyle, bilgisiyle ve farkındalığıyla, içinde yaşadığı toplumun refahına bir değer katar. Uzmanlığımızı ve kaynakalarımızı paylaşma yoluyla insana yatırım yapmak hepimizin en derin sorumluluğudur.

“Hayatın özü, doğum ile ölüm arasında yaşananlardır.
Hakkını vererek yaşamalıyız.”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Bütünlük Algısı (Wholeness), akademik bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkan Employee Wholeness (Çalışan Bütünlüğü) modeliyle bütüncül ve bütünsel bir iyi olma hali modelidir. Wholeness (Bütünlük) kavramı, Hümanistik psikolojide kullanılan ve insan varoluşuna bütüncül bir yaklaşım benimseyen “bütün kişi” terimine dayanmaktadır. Bütün kişi, bireylerin gelişimine, bütünlüğünü korumasına ve optimum düzeyde işlev görmesine atıfta bulunur.
“Bütün” (whole) sözcüğü tam, eksiksiz, bölünmemiş, ve parçalara ayrılmamış olarak tanımlanır, ve bireylerin fiziksel olarak sağlam ve sağlıklı, zihinsel ve duygusal olarak sağlam olmaları anlamını taşır (İngilizce Merriam-Webster Sözlüğü).

‘Bütün insan’ (whole person), varoluş durumunu ifade eden geniş bir kavramdır; bütüncül bir benlik algısına sahip olmayı; olumlu duygulara ve dengeye sahip olmayı; yaşamı amaç ve anlam ile sürdürmeyi; ve tüm yaşam alanlarında başarılar ve iyi ilişkiler yoluyla tatmin duygusu içinde olmayı kapsayan bir kavramdır.

“Bütün, parçalarının toplamından daha büyüktür!”
– Aristoteles

Holizm, Gestalt Psikolojisi ve Sistem teorisine göre sistemler bir bütün olarak işlev görür. Bir sistemin farklı parçaları -fiziksel, biyolojik, zihinsel veya ekonomik- bir bütün olarak görülmelidir. Genellikle onları bir bütün olarak değil de bir araya gelmiş, toplanmış unsurlar olarak görme eğiliminde oluruz. Halbuki, holistik sisteme göre parçaları birleşik ve birbiriyle entegre halde gördüğümüzde bir bütün ve tam olarak anlamlandırabiliriz.
Dolayısıyla, kişinin yaşamında algısı hayatının her yönünü ayrı değerlendirmektense, bütünsel görmesini sağlar. Her bir unsuru ayrı değerlendirmek yerine yaşamımız üzerinde böylesi bir bütünsel değerlendirme, yaşamda daha yüksek düzeyde olumlu bir algı ve memnuniyet duygusu yaratır.

Peki, nedir Wholeness?

“Wholeness (Bütünlük Algısı), hem işte hem de iş dışında olumlu bir varoluş halidir. Kişinin kendi yaşamını bir bütün olarak dengeli bir şekilde algılaması; fiziksel, duygusal, psikolojik ve zihinsel olarak sağlıklı ve sağlam hissetmesi; çeşitli yaşam rolleri ve sorumlulukları arasında bütünleşmiş ve bozulmamış hissetmesi; tüm yaşam alanları arasında bir denge duygusu algılaması; memnuniyet, bağlılık, anlam, amaç, başarı duygusuna sahip olması ve yaşamda genel bir mutluluk duygusudur.”

– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Bu 3 yıllık araştırma çalışması çok sayıda bulgu sunmaktadır:

Bütünlük algısı (Wholeness) modelini oluşturan Employee Wholeness faktörleri aşağıdaki tablodadır.Daha fazla bilgi için iletişime geçin.

BÜTÜNLÜK ALGISI MODELİ: EMPLOYEE WHOLENESS
Kariyer Başarısı Duygusal Zeka Psikolojik Sermaye Bağlılık Genel Tatmin İş-Yaşam Dengesi Otantik İşlev
Anlam Motivasyon Umut Keyif İş Tatmini Denge Seçim
Kariyer Tatmin Öz-Yönetim Öz-Yeterlilik İşe Kaptırma Yaşam Tatmini Otantik Davranış
İş DisipliniSosyal İlişkilerDayanıklılıkFarkındalıkDuygusal Sağlık
İyimserlikAile Tatmini

Mind the Positive Felsefesi

“Mind the Positive” iki güçlü gerçeği somutlaştırır:

“Zihninin neye dikkat ettiğine dikkat et.
Pozitife odaklandığında, pozitif olursun!”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

“Mind the Positive” felsefesi, pozitife odaklanma yoluyla Mindfulness (Dikkat ve Farkındalık) temel ilkelerine dayanmaktadır. Bunlar dikkat, şimdiki anın farkındalığı, niyet, tutum, ve kabullenmeden oluşmaktadır.

“Anlık deneyimlerine kabul ve farkındalıkla, yargılamadan ve olumlu yönlerini keşfetmek üzere dikkatini ver.”
– Dr. Shirli Ender-Büyükbay

Beyin donanım ise, zihin bir yazılımdır. Bu bakış açıyla, Mind the Positive platformu dikkati etrafınızdaki olumlu konulara çekmeye, zihnin olumsuza çekilmesine izin vermek yerine bilinçli bir niyet ve dikkat yoluyla olumlu veya nötr yönleri bulmanın inceliklerini paylaşmaktadır.

“Dalgaları durduramazsınız, ama sörf yapmayı öğrenebilirsin.”
– Jon Kabat-Zinn

Co-Journeying kişisel büyüme ve gelişim yaklaşımı, Mind the Positive felsefesiyle derinden ilişkilidir ve bu felsefeye dayanır. Zorluklarla, karmaşık durumlarla veya duygusal olarak yüklü durumlarla karşılaştığınızda, seçim yapma özgürlüğünüz cesaretinizde ve güven duygunuzda yatar. Olumlu bir bakış açısına sahip olmak için tam güven duygusundan ve cesaretten yoksun olduğunuz günler olabilir. İşte o zaman Yardımcı Yolcu devreye girer ve yolculuğunuzda size eşlik ederek güveninizi ve harekete geçme cesaretinizi yeniden kazanmanızı sağlar.

“Mesele bırakıp gitmek değil, becerebilsen bırakırsın.
“Bırak” yerine, muhtemelen “olmasına izin ver” demelisin.”
– Jon Kabat-Zinn

Daha fazla bilgi için Mind the Positive websitesini ziyaret et veya bir görüşme ayarla.